Saadet Partisi Kocaeli İl Başkanı Zafer Mutlu bugün gerçekleştirmiş olduğu basın toplantısında zam ve vergiler hakkında konuşarak güvenlik sorununa da dikkat çekti
Mutlu konuşmasında, “Seçim öncesi meydanlarda “bunlara öyle bir çakalım ki, bir daha bellerini doğrultamasınlar” diye haykıran Erdoğan, yaptığı zam ve vergilerle bir yandan belini doğrultamayan bir millet oluştururken, diğer yandan maalesef hırsı ve öfkeyi toplumsal katmanlara yaymıştır.”
Saadet Partisi Kocaeli İl Başkanı Zafer Mutlu bugün İzmit İlçe binasında basın toplantısı gerçekleştirdi. Mutlu toplantıda yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi; “ 28 Nisan 2019’da Kızılcahamam’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “ekonomi, güvenlikle birlikte önümüzdeki dönemde önceliklerimiz arasında yer alacaktır” sözlerinden tam 4 yıl sonra, “ya öncelikleri olmasaydı, halimiz ne olacaktı” dedirtircesine bu iki başlıkta yaşattıkları çöküşü gözler önüne sermeye çalışacağım. Erbakan hocamızın tanımıyla zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan rant düzeninin yılmaz savunucusu ve uygulayıcısı bu iktidar, göçmen politikalarıyla, iki üç yılda bir yaptığı infaz düzenlemeleriyle ve adaleti saraylardan dağıtma hukuksuzluklarıyla can ve mal güvenliğini de maalesef yok etmiştir. Fırsat eşitliği yok edildiğinde, zengin ile fakir arasındaki uçurum büyüdüğünde suç istatistiklerinde artış yaşanması tabii bir sonuçtur. Çünkü bir ülkede eşitsiz ekonomik dağılım kronik hale gelirse, bu ortamın, kendi ekonomisini, kendi hukukunu ve kendi kolluk gücünü oluşturacağı kaçınılmaz bir gerçektir.
Dindar nesil yetiştireceğiz diyerek iktidara gelenlerin, 21 yıllık politikalarıyla infazcı bir nesli ortaya çıkarmış olması da, öncelikle Ak Partili kardeşlerimizi düşündürmesi gerekmektedir. Ayasofya’yı açarak “Erbakan hocamızın hayallerini gerçekleştiriyoruz” diyen bu kardeşlerimizin, Teksas’a dönen sokaklarımızı hocamızın “Yaşanabilir Bir Türkiye” hedefiyle nasıl bağdaştırabildiklerini de izah etmeleri gerekmektedir. Esenyurt’ta hoyratça işlenen katliamın ve sokaklarda hemen her gün yaşanan silahlı hesaplaşmaların sorumlusunun Ak Parti iktidarı olduğu çok açıktır. Çünkü bu şiddet ikliminin öznesi olan gençler, Ak Partiden başka bir iktidar görmemişlerdir. Bu nedenle 21 yıldır iktidar nimetleriyle nevri dönenlerin böyle bir vebalden kurtulma imkanı yoktur.
Karşılaştığımız bu güvenlik sorunlarının “bunlara öyle bir çakalım ki, bir daha bellerini doğrultamasınlar” söylemindeki şiddet dilinin doğal yansımaları olduğu da apaçık ortadadır. Seçim öncesi bunu meydanlarda haykıran Erdoğan, yaptığı zam ve vergilerle bir yandan belini doğrultamayan bir millet oluştururken, diğer yandan maalesef hırsı ve öfkeyi toplumsal katmanlara yaymıştır. İttifak ortaklarının gazıyla mafya babalarını bir bir dışarı çıkaranlar, kara para aklayıcılarıyla, suç örgütü liderleriyle boy boy fotoğraf çektirenler, kendi çalanına ve arsızına göz yumanlar, onları adalete teslim etmeyenler acaba başka nasıl bir sonuç beklemektedirler? Her seçim öncesinde ortalığa saçılan nefret söyleminin ve ötekileştiren dilin sokaklara silahlı çatışma, artan suç oranları şeklinde yansıyacağını görmek için kahin mi olmak gerekir? Özellikle 15 Temmuz sonrası bile isteye gevşetilen tedbirlerle peynir ekmek gibi satılarak her iki kişiye bir silahın düştüğü bir ülke haline gelinirse, bu toplumda huzur nasıl sağlanabilir?
Suriye’de her türlü desteğimize rağmen yenilen ve ülkemize doluşan Özgür Suriye Ordusunun paralı askerlerinin ve arap milliyetçisi grupların bu memlekette huzur ve barışa katkı sunacağını kim söyleyebilir? Bir başka zikzak örneği olarak “kişilere karşı işlenen suçları affedemeyiz” diyen Cumhurbaşkanını yalanlar şekilde infaz kanununda yapılan son değişiklikle hırsız, uğursuz, istismarcı, tetikçi, torbacı ve mafya artığı bir çok insan affedilirken, fikirlerini serdeden gazeteciler içeri tıkılıyorsa, milletvekilleri halen tahliye edilmiyorsa böyle bir toplumda hiç kimse adaletten söz edemez.
Hukuk düzeni adeta hukuksuzluğun kaynağı olmuşsa, bu ülke Gürcü, Sırp, Azeri, Rus mafya liderlerinin sığınma ve hesaplaşma mekanına dönüşmüşse, burada kim güvenlik önceliğinden söz edebilir? İki suç örgütü liderini tahliye eden hakim beş gün sonra Yargıtay üyeliğine atanıyorsa, İran mafya liderinin çeşitli telefon trafikleriyle tahliyesi ve akabinde firar etmesi sağlanıyorsa bu ülkede adaletten ve hukuktan asla söz edilemez. Olsa olsa sarayı gözleyen hukuk sisteminden ve adamına göre adalet dağıtan yargı cenahından söz edilebilir. Mahkeme kararı beklenmeden tarumar edilen Akbelen örneğinde olduğu gibi, hakkı üstün tutan değil, kuvveti ve gücü üstün tutan bir adalet anlayışından bahsedilebilir.
Kıymetli arkadaşlar, fabrika kurmakla, üretim yapmakla ve istihdam sağlamakla övünmesi gereken bir iktidar, adalet sarayları ve cezaevleri yapmakla övünüyorsa o ülkenin çivisi çıkmış demektir. İşin bir başka içler acısı boyutu da inşa edilen bunca yeni cezaevine, af düzenlemeleriyle yapılan bunca tahliyelere rağmen cezaevlerinin yine tıka basa dolu olmasıdır. 21 yıllık muhafazakar iktidar için bundan daha büyük bir hezimet tablosu gösterilebilir mi ?
Buradan sormak istiyorum. Dindar nesilleriniz nerede ey Ak Partililer? Sık sık yapılan değişikliklerle ihale mevzuatıyla yarışır hale getirilen infaz düzenlemelerinin suça meyillileri cesaretlendirdiğini ve cezaların caydırıcılığı ilkesini yok ettiğini acaba ne zaman göreceksiniz? Ektiğiniz tohumların kin ve nefret sarmalıyla toplumu tarumar ettiğinin farkında mısınız? Göçmen sorununun güvenlik sorununa dönüştüğünü, şehirlerde adım adım toplumsal çatışma zemininin oluştuğunu ne zaman göreceksiniz? Seçimleri kazanmak için vatandaş yapılanların sokaklarda yaptıklarını daha ne kadar görmezden geleceksiniz?
Bu güzelim memleketi, Araplar için darphaneye, Ruslar için keyifhaneye, Bulgarlar ve Gürcüler için AVM’ye, Suriyeliler için doğumhaneye ve bizim için de tımarhaneye dönüştürdüğünüzü acaba ne zaman anlayacaksınız?buradan tüm milletimize sesleniyor ve diyorum ki; adalet sistemimiz, ekonomik gidişatımız ve güvenlik açmazlarımız başta olmak üzere, içinde bulunduğumuz bu içler acısı ortamın sorumlusunun Ak Parti olduğunu görmek, sorunlara çözüm bulma umudunun ilk adımıdır. Biliniz ki; bugünkü pişmanlığınızı seçim atmosferine taşıyabilmek, aydınlık geleceğe açılacak kapıların anahtarı olacaktır.”