28.Dönem CHP Kocaeli Milletvekili Harun Özgür YILDIZLI, TBMM GenelKurulunda devam eden 2024 Yılı Merkezi Bütçe Kanunu Teklifi görüşmelerikapsamında meclis kürsüsünden 13.madde üzerine konuşmagerçekleştirdi
Konuşmasına son 24 saat içerisinde şehit olan askerlerimizi ve geçtiğimiz hafta hayatını kaybeden Saadet Partisi Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez’i anarak başlayan Yıldızlı, bütçe üzerine eleştirilerini dile getirdikten sonra Kocaeli’nin sorunları ve Deprem konusu üzerinden iktidara yüklendi. 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 depremleri dönemi nedeniyle EYT’de yaşanan mağduriyeti dile getiren Yıldızlı, Kocaeli’deki iktidar vekillerinin çizmiş oldukları pembe tablolar üzerine de açıklamalarda bulundu. Yıldızlı konuşmasında şu ifadelere yer verdi;
“ŞEHİTLERİMİZE VE HASAN BİTMEZ’E ALLAH’TAN RAHMET DİLİYORUM”
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri yüce meclisi saygıyla selamlıyorum. Arka arkaya gelen şehit haberleri yüreğimizi yakmaya devam ediyor. Pençe – Kilit Operasyon bölgesinde son 24 saatte şehit olan 12 kahraman askerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabırlar diliyorum. Yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.
12 Aralık günü, meclis kürsüsünden hakkı savunup doğruları anlattığı sırada, yaşadığı rahatsızlık sonucu hastaneye kaldırılan ve 14 Aralık’ta aramızdan ayrılan, Kocaeli’mizin değerli milletvekili, kıymetli ağabeyim Hasan Bitmez’i rahmetle anıyor, başta ailesi ve Saadet Partisi camiası olmak üzere tüm sevenlerine ve meclisimize başsağlığı diliyorum.
“BU BÜTÇEDE İŞÇİ, EMEKLİ, ÇİFTÇİ, ESNAF, ÖĞRENCİ YOK!”
Değerli milletvekilleri, biz bu 13 günde bakanlıkların bütçelerini konuştuk, Milli Eğitim Bakanının kabul edilemez açıklamalarına şahit olduk, Cumhurbaşkanlığı mal ve hizmet alımı bütçesindeki artışı hep birlikte gördük ama bu bütçede ne işçiyi, ne emekliyi, ne çiftçiyi, ne esnafı, ne öğrenciyi kısacası bu memleketin vatandaşlarını göremedik. Halkımız bütçe görüşmelerini takip ediyor, benim için bütçeye ne koymuşlar diye merak ediyor. Halkımız diyor ki; Keşke Suriyelileri, Afganları ve Somalili katilleri gördüğünüz kadar biraz da bu memleketin insanlarını görseniz. Keşke hazırlanmamız gereken deprem gerçeği varken ülkemizi bir de sığınmacı felaketi ile karşı karşıya bırakmasanız !
“BAŞARI, DEPREMDEN SONRA MİLYARLAR TOPLAMAK DEĞİLDİR!”
Deprem gerçeği gün gibi karşımızda duruyor. Henüz 6 Şubat depremlerinin yaraları sarılamamışken, bilim insanları olası büyük depremlerin altını ısrarla çizmeye devam ediyorlar. Hatta çaresizliklerinden ekranlarda ağlıyorlar.
Peki biz gerçekten depreme hazırlık yapıyoruz muyuz ?
Bu bütçeleri sayısal çoğunluk ile meclisten geçirirken yarın bütçede deprem için de şunu yaptık diyebilecek misiniz ?
Yoksa, depreme önceden hazırlanmak yerine deprem sonrası para toplama kampanyasıyla, Türk milletinin duyarlılığı ve vicdanı üzerinden propaganda yaparak kendinizi mi avutacaksınız?
Değerli arkadaşlar, başarı depremden sonra milyarlar toplamak değildir, başarı deprem öncesi o milyarları nereye harcadığınızın hesabını verebilmektir !
“KOCAELİ SANAYİSİ DEPREME HAZIR DEĞİL !”
99 depremini en derinden yaşayan illerin başında gelen Kocaeli hala o günlerin etkisi altındadır. Dile kolay on binlerce insan hayatını kaybetti, evini kaybetti, geleceğini kaybetti. Ülke sanayisinin merkezi konumundaki bölgede meydana gelen depremin toplam maliyetinin o dönem 20 milyar doları bulduğu tespit edilmişti.
Bugün ise Kocaeli’de 35 liman 11 OSB var, buraların depreme direnci nedir ?
Deprem anında oluşabilecek endüstriyel yangınlara karşı bir risk planı var mıdır, acil önlem yolları belirlenmiş midir Kocaeli halkı bu soruların cevabını merak ediyor.
Bütçe yapmayı yalnızca bir önceki yıldaki verileri değiştirmek olarak görürsek tabiki bir arpa boyu yol gidemeyiz, görüldüğü üzere de gidemiyoruz.
Geçtiğimiz günlerde Kocaeli’de Prof. Dr. Naci Görür’ün katılımı ile deprem konulu paneller düzenlendi. Bütçe görüşmeleri nedeniyle katılamadım ama yakından takip ettim. Sayın Görür’ün şu ifadesine dikkat çekmek
istiyorum; “Beklenen depremde İstanbul’un çökmesi durumunda, İstanbul’un daha hızlı ayağa kalkması için Gebze’nin ayakta kalması lazım. Yani sanayinin ayakta kalması lazım.” Peki iktidar bunun için bir çalışma yapıyor mu, maalesef ortada bir şey yok.
“KOCAELİ’NDEKİ RİSKLİ YAPILARIN DÖNÜŞÜMÜ HIZLANDIRILMALIDIR!”
Kocaeli'de şu an yaklaşık 320 bin yapı mevcut. Bu yapıların 170 bine yakını, 99 öncesi yapılmış. 99 öncesi yapılan binalar, yapım teknolojisi nedeniyle riskli sınıfına giriyor. 19 yıldır Kocaeli Büyükşehir Belediyesini yöneten AKP
iktidarı ne acı ki deprem şehri Kocaeli’nde depreme yönelik hiç bir adım atmamıştır. Ne zaman 6 Şubat depremleri meydana geldi işte ondan sonra kentteki yapıların hızlandırılmış kontrolüne başlandı.
Peki ya o deprem olmasaydı?
Kocaeli halkı kaderine mi terk edilecekti?
Deprem kuşağının göbeğinde bulunan bir şehir için bu denli plansızlık ve iş bilmezlik gerçekten kabul edilebilir değil.
Kocaeli’ndeki dönüşüm sürecinin derhal hızlanması gerektiğini önemle vurgulamak istiyorum.
“DEPREM MAĞDURU EYT’LİLERİN SORUNLARI ÇÖZÜLMELİ”
17 Ağustos ve 12 Kasım deprem döneminde yaşanan büyük yıkımlar nedeniyle işe alımlar ertelenmiş, bir yerde çalışan vatandaşların SGK girişleri geç düzenlenmişti.
Vatandaşlar deprem koşullarından dolayı sigorta girişlerini takip edemezken birçok SGK evrağı da binaların yıkıntıları arasında kayıplara karışmıştı.
Prim günlerini doldurmuş ancak birkaç günle EYT’yi kaçırıp on beş yıl daha çalışmak zorunda kalan yaklaşık 150 bin vatandaşımız bu eşitsizliğin bir an önce çözülmesini istiyor.
“YARIM KALMIŞ PROJELER KENTİ KOCAELİ”
Bütçe görüşmeleri sırasında sayın bakanlarımızın ve tüm milletvekillerimizin konuşmalarını takip etmeye çalıştım ama özellikle Kocaeli’nin iktidar vekillerinin konuşmalarını acaba ben başka bir şehirde mi yaşıyorum diye şaşkınlıkla takip ettim.
Sayın vekiller çıkıp diyorlar ki Kocaeli’yi hava kirliliğinden, kötü kokudan kurtardık. Değerli vekiller, maçtan maça değil de sıklıkla Alikahya’ya giderseniz orada yaşayan vatandaşların nasıl bir koku ile yaşamak zorunda kaldıklarını görürsünüz. Bütçe üzerinden Kocaeli’deki yatırımlardan bahseden vekillerimizin çıkıp Kocaeli’de yarım kalan projelerden de bahsetmelerini beklerdim.
Örneğin;
- Su Tutmayan Tepeköy Göleti
- Tabeladan İbaret Çayırova Devlet Hastanesi
- Uçak İnmeyen Havalimanı
- Yıllardır Hizmete Giremeyen Metro Hattı
- Çayırovadaki Uçak Parkı
- Yolu olmayan Kocaeli Stadı ve daha bunun gibi nice projeler
Kocaeli’yi yarım kalmış projeler kimliğine büründürmüştür.
Bütçe görüşmeleri sırasında sayın bakanlarımızın ve tüm milletvekillerimizin konuşmalarını takip etmeye çalıştım ama özellikle Kocaeli’nin iktidar vekillerinin konuşmalarını acaba ben başka bir şehirde mi yaşıyorum diye şaşkınlıkla takip ettim. Sayın vekiller çıkıp diyorlar ki Kocaeli’yi hava kirliliğinden, kötü kokudan kurtardık. Değerli vekiller, maçtan maça değil de sıklıkla Alikahya’ya giderseniz orada yaşayan vatandaşların nasıl bir koku ile yaşamak zorunda kaldıklarını görürsünüz.
Bütçe üzerinden Kocaeli’deki yatırımlardan bahseden vekillerimizin çıkıp Kocaeli’de yarım kalan projelerden de bahsetmelerini beklerdim.
Örneğin;
- Su Tutmayan Tepeköy Göleti
- Tabeladan İbaret Çayırova Devlet Hastanesi
- Uçak İnmeyen Havalimanı
- Yıllardır Hizmete Giremeyen Metro Hattı
- Çayırovadaki Uçak Parkı
- Yolu olmayan Kocaeli Stadı ve daha bunun gibi nice projeler
Kocaeli’yi yarım kalmış projeler kimliğine büründürmüştür.
“SEKA, PETKİM, İGSAŞ, YUVACIK BARAJI VE KOCAELİSPOR” Tüm bunların yanında bir de çıkıp diyorsunuz ki bizden önce eser yoktu, ne yaptıysak biz yaptık. Doğru, buzdolabını da siz icat emiştiniz, traktörü de siz getirmiştiniz.
Kocaeli’de sizden önce bir SEKA kağıt fabrikası vardı, artık yok. Kocaeli’de PETKİM vardı, İGSAŞ vardı, geldiniz özelleştirdiniz. Bugün Kocaeli’de su sorunu yaşanmıyor ise bu sosyal demokrat belediyeciliğin eseridir.
Kocaeli’nin trafiğini içinden çıkılmaz bir hale getirdiniz, sizden önce kentin ortak değeri Kocaelispor’du ancak onu da önce kapatmak istediniz, alternatif takım kurdunuz, sonra siyasallaştırdınız. Burada çıkıp kentin gerçeklerinden bahsetmek yerine pembe tablolar çizmek sadece kendinizi kandırmaktır. Keşke her şey anlattığınız gibi olsa
ancak maalesef durum öyle değil. Bunu siz de biliyorsunuz.