Bugün çalışan gazeteciler günü ya…
Sağolsun, Kocaeli Valimiz İlhami Aktaş, bizleri unutmadı, sabah kahvaltıda bir araya geldi.
Günün anlam ve önemini belirten güzel bir konuşma yaptı.
Sizler de bizim gibi kamu görevi yapıyorsunuz…
Çalışmalarımızı kamuoyuna aktarıyorsunuz…
Vatandaşın sesi oluyorsunuz…
Dedi…
Sayın valimiz ne güzel dedi.
Bu güzel sözleriniz için size çok teşekkür ederiz sayın valim…
Ama sadece size…
Mesela size bağlı kamu mensuplarına değil…
Çünkü onlar sizin gibi düşünmüyor…
Bize sahada çalışırken en büyük zorluğu kamu görevlileri gösteriyor.
Bürokratlar ayrı, polisi, jandarması ayrı..

Sayın valimiz çalışan gazeteciler günümüzü kutladı ya…
Daha sözlerinin mürekkebi kurumadan jandarma, sahada görevini yapan Kocaeli Gazetesi’nin başarılı muhabiri Cihan Polat’ı gözaltına aldı.
Suçu ne?
Haber yapmak…
CHP’li meclis üyesi Avukat Mehmet Nazım Gençtürk, İzmit Orhaniye Mahallesi’nde orman arazisindeki ağaçların usulsüzce kesildiğini…
Oradaki bir eve yol yapıldığını söylüyor.
Arkadaşımız Cihan Polat’da iddia yerine giderek Gençtürk’ün açıklamalarını habere dönüştürüyor.
Ancak haberin ucu siyasete ve Ak Parti’ye dokununca…
Jandarma arkadaşımızın evine giderek gözaltına alıyor…
Hem de tam Çalışan Gazeteciler gününde.

Sayın valim, konuşmanızın sonunda sorunlarımızı dinlemek istemiştiniz ya…
Hiçbir arkadaşımız sizin bu talebine cevap vermedi.
Eline mikrofon alıp konuşmadı.
Merak ettiyseniz, işte kraldan çok kralcı olan devlet görevlilerini size şikayet etmek istemediler.
Sizin iyi niyetinize ve samimiyetinize gerçekten inanarak diyorum ki…
Biz mesleğimizi özgürce yapamıyoruz?
İlk engel çıkartanlar maalesef devletin görevlileri…
Oysa siz de çok iyi biliyorsunuz ki…
Bizler Anayasaya ve 5187 sayını basın kanununa göre çalışıyoruz.
Bir zamanlar bu kentte basın savcıları vardı.
Bir gazeteciyi davet ederler ve ifadesine başvururlardı.
Şimdi evimizden, yatağımızdan alınıyoruz.

Elbette arkadaşımız serbest bırakılacaktır, ama gördüğümüz bu mobbingler hiç bitmiyor.
Çünkü gerek jandarma, gerek polis gerekse diğer kamu çalışanları kendilerini kanunların ve devletin üstünde görüyor.
Nasıl olsa yaptıkları yanlarına kâr kalıyor.
Sonra da bizler devletin en üst makamında ağırlanıyoruz.
Bu da bizim zorumuza gidiyor.