Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği İzmit Şubesi tarafından Düzce Akçakoca Müftüsü'nün Batı Trakya'da yaşayan Türklere "Müslümanlığa girmiş Yahudiler. Aslında müslüman değil" gözleri ile ilgili basın aç?
Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği İzmit Şubesi (BTTDD) tarafından gündeme dair açıklama yapıldı. Yapılan açıklama Şöyle; “Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği İzmit Şubesi olarak Düzce Akçakoca Müftüsü Şaban Soytekinoğlu’nun Rumeli insanına yönelik sarf ettiği çirkin sözler ve Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis'in Batı Trakya’da yaşayan Türk Azınlık mensupları için kullanmış olduğu tanımlamalar ile ilgili açıklamamızdır;
Öncelikle Rumeli insanına, kimliğimize, inancımıza ve Atatürk’e karşı saldırıdan vazgeçmeyen zihniyeti şiddetle kınadığımızın bilinmesini isteriz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu büyük önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK dahil olmak üzere bizler Rumeli insanı, yani Evlad-ı Fatihan olarak şanlı tarihimiz boyunca vatan, millet, bayrak ve ezan için mücadele etmiş, kutsal değerlerini kaybetmemek için canını vermiş, isimleri, dinleri değiştirilmeye çalışılmış, tüm bunlara rağmen ölümü seçmiş ama dininden, vatanından ve bayrağından asla taviz vermemiş insanlar ve onların evlatlarıyız. Akçakoca Müftüsü Şaban Soytekinoğlu’nun Filistin olayları ve Yahudileri gündeme aldığı vaazında Osmanlı Devleti’nin fişini Yunanistan’da yaşayan Yahudilerin çekmeye çalıştığıyla başlayan ve ‘’%90’ı Selanik göçmeni ve sabetayist. Ne demek sabetayist? Müslümanlığa girmiş Yahudiler. Aslında müslüman değil’’ cümlelerini kurarak Selanik göçmenlerini hedef gösteren ve müslüman görünümlü yahudiler anlamına gelen ifadeleri tarafımızdan asla kabul edilemez ve aynen kendisine iade edilecek niteliktedir.
Selanik’i bu şekilde konu etmek, Kurtuluş savaşının başkahramanı, Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün doğduğu şehir Selanik’i ve Selanik kökenli insanlarımızı hedef göstermek ile amaçlanan nedir ve ne anlama gelmektedir?
Düzce Akçakoca Müftüsü Şaban Soytekinoğlu’nun sarf ettiği, Selanik’ten anavatana göç eden Türkleri aşağılayan, Evlad-ı Fatihan olarak bizleri derinden yaralayan, dini değerlerimizi hiçe sayan, halkımız arasında kin ve nefret tohumları saçan, gerçeklerden uzak şuursuz açıklamaları karşısında kendisini kınıyor, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı ve savcılarımızı gereğini yapmaya davet ediyoruz.
Bu ötekileştiren yaklaşım ve yaşadıkları hezeyan ile toplumda infial uyandıracak şekilde ayrımcılık yaratan, ırkı, dili ve dini ile insanları ayıran, aşağılayan ve suç işleyen, toplum barışını zedeleyen, hakaret etmeyi kendine hak gören, çapsız kişilerin öncelikle toplum yaşamının her kademesinden silinmesi ve temizlenmesi gerekmektedir. Gereğinin de ilgililerce yapılacağından en ufak bir şüphemiz yoktur.
Bir diğer konuda Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’in 18 Mayıs Salı günü İskeçe'nin Paşevik köyündeki devlet anaokulu öğrencileri ile gerçekleştirdiği video konferans sırasında yaptığı konuşmada bölgedeki köyler için Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın kabul etmediği "Pomakohoria" (Pomak köyleri) ve "Ellinopula" (Yunan çocukları) şeklinde tanımlamalarda bulunmasıdır.
Öncelikle bilinmelidir ki Batı Trakya Türkleri, Büyük Türk Milletinin kendisine emanet ettiği Batı Trakya davasını savunma ve yaşatmada verdiği mücadelesinde bu davayı her şeyin üzerinde gördüğünü her vesile ile ispat etmenin onur ve şerefini yaşamaktadır.
Batı Trakya'daki Türk Azınlık Yunanistan'ın kararıyla varlık kazanmış değildir. Batı Trakya’daki Azınlık TÜRK’tür ve TÜRK olarak varlığını sürdürmeye devam edecektir. Yunanistan kendisine bir vazife çıkaracaksa bu; kendisine emanet edilen azınlığa hizmet ve bu azınlığın haklarının kullanımını kolaylaştırmak ve temin etmektir. Bizim etnik kimliğimizi Yunanistan Başbakan Kiriakos Miçotakis'in veya diğer Yunanlı siyasetçilerin tayin etmek ne haddi, ne de görevidir.
Yunan hükümetlerinin ısrarla devam ettirdikleri milli kimliğimizi inkar etme politikalarının demokrasiye, huzur, refah ve Yunanistan’a zarar vermekten başka bir işe yaramadığı, bu dayatma politikalarının azınlığın taleplerini dile getirmesine ve kimliğini yansıtmasına mani olamadığı artık anlaşılmalıdır. Yunan hükümetlerinden beklentimiz bu tür dayatma politikalarından ivedilikle vazgeçilmesi, azınlığın kendini ifade etme konusunda ortaya konulan engellere son verilmesi ve bu yönde alınmış olan AİHM kararlarının uygulanmasıdır.
Batı Trakya Türk Azınlığı’nın Lozan Antlaşması ve Türkiye ile Yunanistan arasında yapılan ikili anlaşma ve protokollerden kaynaklanan tüm hakları koşulsuz ve eksiksiz olarak alınıncaya dek mücadelemiz kararlılıkla devam edecektir.”