İktidar ülkeyi bir çöplüğe çevirdi. Bakın, bunu net rakamlarla açıklayacağım. Son on altı yılda çöp ithalatı kaç kat artmış biliyor musunuz? 241 kez artmış ve sonuçta, son üç yılda Avrupa'da çöp ithal eden ülkeler arasın
Bu ülkenin tüyü bitmemiş yetiminin parasını faize veriyorsunuz.
Bakın, aynı zamanda ekonomik anlamda da ülkeyi çöplüğe çevirdiniz. Size rakamlarla söyleyeceğim: Hani "Faiz haram." falan diyordunuz ya, kur korumalı mevduata son üç ayda verilen para ne kadar, biliyor musunuz? Ya, bu ülkenin tüyü bitmemiş yetiminin parasını veriyorsunuz, 25 milyar lira rantiyeye gitti, 25 milyar ya. Yani, bugün, "Ben emekli ikramiyesini 1.100 liranın bir kuruş üstüne çıkaramayacağım." diyen iktidar, 25 milyarı üç ayda verdi. Büyük bir rezalet bu. Peki, bir yılda tarımsal desteğe ne kadar para veriliyor bu ülkede? 29 milyar. Üç ayda kur korumalı mevduata 25 milyar. Böyle bir skandalı yaşıyoruz.
Sen ciğeri kediye veriyorsun, sen Cemal Kaçıkçı davasını katile veriyorsun.
Hukuken de büyük bir çöplüğe çevirdiniz ülkeyi; Cemal Kaşıkçı olayı. Yahu, arkadaşlar, aranızda bunu izah edebilecek biri var mı? Sayın Cahit Özkan, hukukçusun, bu rezaleti bir izah ediver bize ya! Ya, bu ne rezalettir! Cemal Kaşıkçı, Büyükelçilikte katlediliyor, parça parça ayrılıyor, cesedi asitlerde buharlaştırılıyor; ardından, Erdoğan demediğini bırakmıyor Suudi Arabistan'a, demediğini bırakmıyor, ha bire verip veriştiriyor. Sonra ne oluyor? Aradan yıllar geçiyor, ticari, iktisadi menfaatler devreye giriyor, "Buyurun, davayı siz alın." Ya, bu ne rezalettir arkadaşlar ya! Aranızda hukukçu yok mu? Biliyorum ki çok hukukçu var aranızda. Allah rızası için, vicdanınız sızlayıp tek bir kelime nasıl etmiyorsunuz ey AK PARTİ'liler ya! Şunun izah edilebilecek bir tarafı var mı? Yani sen ciğeri kediye veriyorsun, sen davayı katile veriyorsun. Bunun bir izahı var mı, olacak şey mi? Ama yapıyorsunuz. Ülkeyi çöplüğe çevirdiniz diyorum; bakın, rakamlarla, konularla ispat ediyorum.
Vatandaşı milletvekili ile görüştürmedi polis! Milletvekiline bu polis devletinde yapılan muamele bu, yarın size de yapılır.
Yine, bakın, son olarak şu örneği de vereyim: Siyaseten de ülkeyi çöplüğe çevirdiniz, benim başıma gelen bir olay. Tüm milletvekilleri çok iyi dinlesin lütfen. Bakın, cumartesi günü, askerî öğrenci velilerinin yaptığı bir basın açıklamasına katıldım, orada polis açıklama yaptırmadı. Ben milletin vekili olarak tek başıma orada açıklama yaptım. Bir vatandaş, askerî öğrenci velisi yanıma yaklaştı "Ver elini öpeyim, Allah razı olsun, bizim için geldin buraya." dedi. Ben de vermedim ve o sırada polis yanımıza yaklaştı, bir milletvekiliyle konuşan vatandaşı aldı götürdü. "Ya, ne yapıyorsun, milletvekiliyle konuşuyor vatandaş, niye götürüyorsun?" dedim, dinlemedi, aldı götürdü. Ya, bakın, benim başıma gelir, sizin de başınıza gelir. Böyle bir rezalet olur mu? Meclis Başkanı ne güne duruyor, bir açıklama yapsın. Milletvekiline bu polis devletinde yapılan muamele bu, yarın size de yapılır arkadaşlar.
Edebini bil!
Böyle rezalet olabilir mi? Nasıl susuyorsunuz bunun için? (“Ya, rezalet sensin! Rezalet sensin!” diyen Mustafa Levent Karahocagil’e cevaben devam) Ya, terbiyesizlik etme! Terbiyesizlik etme! Bak, ben her şeyi ispat ediyorum. Durup dururken hakaret etme! Edebini bil! Ben her şeyi rakamlarla burada ispat ettim.