Ak Parti Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, partisinin genişletilmiş birim başkanları toplantısında buluştu.
Ak Parti Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, partisinin genişletilmiş birim başkanları toplantısında buluştu.
Hafta sonu kalktım Antikkapı’ya gittim.
Önce bilmeyenlere, özellikle muhalefet partilerine birim başkanları toplantısının ne olduğunu anlatayım ki, Ak Parti siyaseti nasıl yapıyor, teşkilatlarını nasıl çalıştırıyor öğrensinler.
Olası yerel seçim yenilgisinden sonra mazeret aramasınlar, ağlayıp sızlamasınlar.
***
Benim bildiğim kadarıyla Ak Parti’de sayısı ondan fazla birim var.
Kısaca birkaç tanesini sayacak olursam; Siyasi ve Hukuk İşleri, Teşkilat Başkanı, Seçim İşleri, Tanıtım ve Medya, Sosyal Politikalar Birimi, Yerel Yönetimler, Ekonomik İşler, Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler, Mali ve İdari İşler, Sekretarya gibiler.
Salonda 12 ilçeden oluşan masalarda 500’ye yakın üst düzey yöneticinin olduğunu söylesem inanmazsınız.
Çünkü muhalefet borazan bağırsa bırakın yöneticiyi, partiliyi bile kolay kolay bir araya getiremiyor.
***
İşte Ak Parti il ve 12 ilçenin tüm birim başkanlarını ve yardımcılarını bir araya topladı.
Her birimin olduğu masada il yönetiminin o birim başkanı hepsini yanına aldı.
Oturdular, birkaç saat birimlerin ilçeler arasındaki koordinasyonunu konuştular.
Böylesi bir toplantı aynı anda ilk kez yapıldı, çünkü Tahir Hoca önce bir konuşma yaptı, sonra da kendisi il ve ilçe başkanlarıyla yine aynı salonda bir başka masada toplantıya geçti.
Normalde bu birimler toplantısı ilçelerde sürekli olarak tekrarlanıyor. Yani seçim var diye bir araya gelmediler.
***
Şimdi gelelim konumuza…
Ak Parti Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın kitabın tam ortasından konuştu.
“Yapamıyorsanız, şikayet ediyorsanız bırakın gidin kardeşim” dedi.
“Sizi zorla mı aday yaptılar, zorla mı yönetimlere aldılar, yok çok çalışıyorum, yok çocuklarıma zaman ayıramıyorum diye şikayet etmek olmaz” dedi.
***
Daha neler neler neler söyledi.
Mesela; Bize kızan, bağıran, sağlı sollu giren arkadaşlarımıza gönül koymayın. Bizim iyiliğimiz için söylüyorlar. İlla kötü niyetli olarak görmeyin. Örneğin bir taraftar kendi futbolcusuna bağırıp çağırıyorsa, takımının galip gelmesi için bağırıyor. Futbolcunun kötülüğünü istediğinden değil. Bu işi böyle görmeliyiz. Böyle gördüğümüz zaman iş çok daha kolaylaşacak.
Bakın bu söylediklerim önce kendim için sonra sizler için söylüyorum. Bizler yöneticiyiz. Sırf yönetici olduğumuz için bize yapılacak her eleştiriyi başından sonuna dinlemeliyiz. Ve buna kızmamalıyız. Bakın size söz veriyorum. Eğer biz yarın öbür gün belediyeyi kazanırsak kesinlikle ben size böyle kötü bir tavır içinde olmayacağım. Kızmayacağım. Bunun da sözünü buradan veriyorum. Bu sözümü bana hatırlatın. Biz yürürken yürüyüşümüz değişirse, ‘yürüyüşünüz değişti’ diyerek gelin yüzümüze söyleyin.
Kızma kardeşim, eleştirilere kızacaksanız bırakın gidin, ben kızarsam ‘hani kızmak yoktu’ deyin. Size söz veriyorum, hepinizden fazla ben çalışacağım.
***
Tahir Hoca bizim, yani basının orada olacağını ve bu sözlerin hemen manşete taşınacağını da çok iyi biliyordu.
Nitekim toplantıdan hemen sonra bir araya geldiğimizde kendisine, ‘Kent için eleştirmeye devam edeceğiz hocam. Kızarsanız bu söylediklerinizi hatırlatacağım’ dedim.
Ancak, söylediklerinde yerden göğe kadar haklı değil mi?
Bunca yıl Ak Parti’nin bazı belediye başkanları, yöneticileri kendilerine en küçük eleştiri getirenlere bırakın kızmayı, düşman bellemedi mi?
İşiyle, ekmeğiyle oynamadı mı?
Kamunun parasını har vurup harman savurmadı mı?
Birilerini ‘Karun’ gibi zengin etmedi mi?
Kocaeli’nin dili olsa da keşke son 15 yılda yaşanan zulümleri anlatabilse.
***
Benim, Tahir Hoca’nın konuşmasından anladığım kısaca şu.
Büyükakın sorunun ne olduğunu görmüş ve ortaya koymuş durumda.
Ak Parti’nin geçen seçimde yaşadığı oy kaybı ve bu seçimde en küçük bir belediyeyi kaybetmesinin temel nedeni tevazunun ortadan kalkması, tepeden bakma, eleştirenleri düşman yerine koyma, gönül kırmalar olacaktır.
Tahir Hoca şu an 31 Mart seçimlerine yapacağı projelerle değil, kırılan ve darmadağın edilen gönülleri onarmaya, yeniden kazanmaya çalışmakla geçiriyor.
Kırılan kalpleri onarsa da hiçbir zaman eskisi gibi olmayacaktır.
Erdal SERTEL